Yozlaşan Tarikat ve Cemaatler
Tarikatlar İslam kültüründe önemli role ve öneme sahip dini yapılardır. Bin yıldan fazla Müslümanların eğitimine, ahlakına, barışına, huzuruna, bireysel ve toplumsal hayatına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Anadolu’nun İslamlaşmasında, Balkanlara, Avrupa’ya İslam’ın ulaşmasında tarikatların ve tasavvuf ekollerinin etkisi büyüktür. Keza Hindistan’da, Orta Asya’da, Kuzey Afrika’da, Suriye’de tarikatlar her daim dini, sosyal hayatın önemli parçası olmuş, insanları etkilemiştir.
Cumhuriyet döneminde Türkiye’de tarikatlara ilave “dini cemaatler” olgusu da ortaya çıkmıştır. Cemaat dini amaçlara ilave toplumsal hedefleri olan organizasyonlardır. Cemaatlerin ilk ortaya çıkışı laikliğin katı şekilde uygulandığı Tek Parti Dönemine kadar gider. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile dini eğitim veren kurumlar kapatılınca bazı din adamları topluma Kur’an’ı, dini öğretme çabasına girmiş, bu çabalar zamanla cemaatlere dönüşmüştür. Süleyman Efendi Cemaati gibi bazı hareketler tasavvuf geleneğinden gelirler ama Kur’an öğretme, dini bilgiler verme gibi eğitim faaliyetlerinde, sosyal, kültürel çalışmalarda da bulunurlar. Bediüzzaman Said Nursi’yi takip eden Nur cemaatleri tasavvuf yolunu tercih etmeyen, insanlara dini anlatma, İslamı öğretme, “insanların imanını tahkim etme” çabasındaki dini cemaatlerdir. Nurcular tarikat olmayan cemaatlere çarpıcı örnektir.
Cemaatler modern Türkiye’de dini bilgilerin anlatılması, Kur’an öğretilmesi, İslam’ın yaşanması, sosyal dayanışma, öğrencilere barınma ve burs imkanları sağlama gibi konularda önemli boşluk doldurmuştur. 1970’lerden sonra yaşanan hızlı kentleşme ve onun doğurduğu problemlerle baş etme, kültürel erozyona karşı koyma, bireyi ve aileyi ahlaki yozlaşmadan koruma, eğitimle, kültürle ilgili konularda çözümler üretme noktasında önemli misyon görmüşlerdir. Zamanla tarikatlar ve cemaatler büyümüş, kurumlara, büyük organizasyonlara ve geniş kitlelere ulaşmıştır. Kontrol edilen güç ve imkanlar devasa boyutlara varmıştır.
Ülkede uygulanan katı laikçi uygulamalar genellikle bu yapıları “yasadışı” görme ve kapatma eğiliminde olmuş, buna mukabili sağ ve muhafazakar iktidarlar bu kesimleri “oy deposu” olarak istismar etmiştir. Devletin tarikat ve cemaatlere nasıl davranacağı, ne yapacağı her dönemde muğlaklığını, belirsizliğini korumuş, siyasal iktidarlara, konjonktüre göre resmi yaklaşım büyük değişiklik göstermiştir. Belirsizlik ve gergin politik ortamlarda cemaat ve tarikatlar açık ve şeffaf yapılar kuramamış, kurmak istememiştir. Bu nedenle resmiyeti olmayan yurtlar, Kur’an kursları, dergahlar, dini oluşumlar yıllarca devam etmiştir. Dini cemaatler ve yapılar Kemalistlerin “kapatma” tehditleri ile sağ partilerin istismarı arasında kalmıştır.
Bu kitapta dini cemaatlerin ve tarikatların problemlerini, organizasyon yapılarını incelemeye, siyasetle, toplumla, kültürle, ahlakla ilişkilerini anlamaya ve açıklamaya çalıştım. Tecrübelerimden, gözlemlerimden hareketle, ikincil kaynaklardan yararlanarak problemlere dair bazı tespitlerde bulunmaya, çözüm önerileri, çıkış yolları sunmaya çaba sarf ettim.
Doç. Dr. Mahmut Akpınar
Yazar | Mahmut Akpınar |
Yayınevi | Crab Publishing |
ISBN | 9781917699013 |
Sayfa Sayısı | 220 |
Dil | Türkçe |
Ölçü | 15x21 cm |
Kapak | Karton Kapak |
Baskı | 2025 |